S.S.S.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu (DEHB) mi? Bilerek mi yapıyor?

DEHB olan çocukların dış görünüşü normal bir çocukla tamamen aynı olduğu için insanlar bazen DEHB’nin bir hastalık mı yoksa çocuğun bilerek yaptığı yaramazlık veya sorumsuzluk mu olduğu konusunda kararsız kalırlar. DEHB olan çocukta gözle görülür bir hastalık belirtisi olmaması; hatta pek çok DEHB olan çocuğun akranlarına göre çok daha enerjik, sağlıklı ve ruh sağlığı yerinde olarak görünmesi doğal olarak ebeveynlerin aklını karıştırır. Annebabalar çocuklarının dikkatlerini sorumluluklarına veya kendilerine yararlı aktivitelere kullanmadıklarını, bilgisayar oyunlarına ya da TV programlarına harcadıklarını gördükçe sıkıntıya girerler. Bu durumun sebebi bilgisayar ve TV aktivitelerinde anlık dikkatin ön planda olması, çocuğun zevk alması yani bir anlamda ödülün hemen gelmesi, oysa ders sırasında dikkati sürdürememe nedeni ile anlayamamaları, sıkılmaları, olumlu pekiştireç olan iyi not almanın ise onlar için gecikmiş veya değersiz olmasıdır. DEHB’li bireyler ödül-ceza mekanizmasına daha duyarlı olmaları nedeni ile küçük de olsa kısa süre sonra verilen ödülleri uzun süre sonra gelecek ödüllere tercih ederler.

Ceza ve ödül verirken;

  • Çocuğun anlayabileceği düzeyde ceza verin: Ne için cezalandırıldığını bilemediği zaman, benzer davranışlardan vazgeçebilir.

  • Ödül ve cezayı anında verin: Gecikmeli verildiğinde nedeni tam anlaşılmadığından anlamı kalmaz.

  • Kesin ve net olun: Uzun, karışık cümleler kurmayın. Çocuk neyi yapıp yapmadığında nelerden yoksun kalacağını net olarak bilsin.

  • En uygun cezayı seçin: Çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, huyuna, ve cezalandırılan davranışına göre orantılı seçim yapılmalı. Aşırı ağır türlerinden kaçının.

  • Ceza ve ödüller etkili olmalı: İstenilenlerin onun hayatında bir anlamı olmasına dikkat edin. Sürece onu da katın. 

Ortama göre değişir mi?

Bazen son derece uyumlu ve aklı başında davranabilen, hatta yaşından beklenmeyen şeyleri yapabilen çocuklarının başka bir zaman bebeksi tutturmalarını görünce nasıl böyle ani değişiklikler yaşadıklarını merakederler. Evde anne veya babayla ya da ikisi de bir aradayken sorun çıkarmayan DEHB çocukların misafir geldiğinde veya kalabalık bir ortama girildiğinde zor zapt edilmesi, hele bir de ortamda kafasına uygun hareketli bir çocuk da varsa tabiri yerindeyse zıvanadan çıkması ebeveynlerin aklını karıştırır. Ortamda uygun ve dengeli otorite sağlayan bir kişi varsa, kurallar net olarak tanımlanmış ve kendisine anlatılmışsa hareketlerini daha iyi kontrol ederler.

DEHB Düzelir mi?

DEHB erken tanınıp tedavi edilirse düzelen,fakat tedavi edilmediğinde önemli sorunlara yol açabilen,kişinin eğitim hayatında, sosyal ilişkilerinde, ruh ve vücut sağlığında olumsuz etkileri olan bir hastalıktır. DEHB tedavi edilmediğinde bu sorunlarla karşılaşma riski normal çocuklardan çok daha fazladır ama ille de olacak diye bir kural yoktur. Örneğin, sigara kesinlikle sağlığa zararlıdır ve kanser riskini arttırır ama her sigara içen kanser olmaz ve sigara herkesin sağlığını eşit oranda bozmaz. Fakat bu sigaranın zararsız olduğu anlamına gelmez. Benzer durum DEHB için de geçerlidir. DEHB olup tedavi olmadığı halde iyi bir yaşam süren insanlar vardır fakat aynı kişi tedavi olsa daha sağlıklı ve başarılı olma olasılığı bilimsel olarak daha yüksektir. Ayrıca DEHB olan bir çocuğun tedavi olmadığında ileride karşılaşabileceği sorunlar DEHB tipi, eşlik eden bozukluklar ve çevresel etkenlerle de çok ilgilidir. Dikkat eksikliği belirtileri ön plandaysa başka, hiperaktivite belirtileri ön plandaysa başka riskler artabilir. Yine eşlik eden tanılar burada önem kazanır. DEB, DEHB, DEHB + Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu ve DEHB+Davranım Bozukluğu için riskler de farklılık gösterir. Çünkü DEHB ve Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu veya Davranım Bozukluğu olan çocukların ergenlik ve erişkinlikte tamamen normale dönmesi sadece DEB veya DEHB olanlardan çok daha zordur. Ayrıca DEHB ile birlikte Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu veya Davranım Bozukluğu olan çocuklar diğer çocuklara oranla çok daha fazla fiziksel şiddete maruz kalmakta, arkadaş ilişkilerinde önemli sorunlar yaşamakta ve sigara-alkol-madde bağımlılığı riski normal çocuklardan ve sadece DEHB’si olan çocuklardan çok daha yüksek olmaktadır.

 

Ders başarısını arttırma yolları nelerdir?

  • Derse başlamayı zorlaştıran, kolaylaştıran faktörleri anlayın: Bu nedenler bulunduğunda bunları engellemek ya da teşvik etmek çok daha kolay olabilir.

  • Konsantre olmanın daha kolay olduğu zamanları belirleyin: Çocuğunuz için en uygun zamanı bulmak, dikkati dağıtan etkenleri de azaltır.

  • Kolay konulardan başlayın: Özellikle bir işe başlamakta zorlananların daha kolay çalışabildiği ve sevdiği konulardan başlaması faydalı olur.

  • Çocuğun ödev, proje, sınav tarihlerini takip etmesini sağlayın: Önemli tarihlerin veya yapması gereken ödevleri yazan bir defterinin olması bu konuda yardımcı olabilir.

  • Zamanı ayarlayın: Mutlaka bir çalışma düzeni oluşturun.

  • Bire Bir Çalışma. En ideal yöntem DEHB olan çocuğun derslerine yardım edecek düzeyde bilgili olan bir abla ya da abinin çocuğun derslerinde ona yardımcı olmasıdır. Çoğunlukla özel ders almaktan daha ucuz olabilen bu yöntemde çocuğa örnek olabilecek genç bir büyüğün dersler konusunda yol göstermesi çoğunlukla okul başarısına olumlu etki yapmaktadır.

Okulda neler yapılmalı?

  • Sınavlarda ve öğrenme ortamlarında zaman ve mekân kullanımını dikkate alınmalı.

  • Küçük sınıflarda eğitim alabilirlerse daha başarılı olurlar.

  • Sınıf içinde dikkat dağıtıcı nesneleri azaltılmalı.

  • Ödev ve sınavların dozunu çocuğun kaldırabildiği düzeye çekilmeli.

  • DEHB tanılı öğrencilerin dersi takip edebilmesi ve sınıf arkadaşlarından geri kalmaması için öğretmene büyük görev düşer. Eğitimci çocuğu iyi gözlemlemeli, notları çocuğa anlaşılır bir şekilde anlatmalı, onunla yakın mesafe kurmalı, özgüven vererek sık sık “Aferin” demeli.

Aileler ne yapmalı?

  • Sorunun bir felaket değil dermanı olan dert olduğu bilin.

  • Farklı davranışların istemeden yapıldığını düşünün. Farkında olmak kontrol edebilmek anlamına gelmiyor. DEHB, bilmekten çok “bildiğini yapmak” ve “bildiği halde yapamamak” ile ilgili bir durum. Böyle olduğunda ne kendinizi, ne de çocuğu suçlayın.

  • Önerilen ilaç tedavisiyle ilgili problemleri, şüphe ve endişeleri her zaman tanıyı koyan doktoru ile paylaşın.

  • Aile doktor ve öğretmenler ile devamlı işbirliği içinde olmalı.

  • Rahat ve kontrollü hissedecekleri bir düzen sağlayın.

  • İhtiyaçlarının belli bir düzen içinde ve mutlaka karşılanacağı güvenini oluşturun.

  • Uyarı sayısını azaltın.

  • Nasihat etmeyi bırakın.

  • Birebir çalışmaya yönlendirin.

  • Televizyonu en azından belirli bir süre kapatın.

  • Çocuğunuzu bilgisayar bağımlılığından ve bilgisayarın zararlarından koruyun.

  • Çocuklarınızı spor aktivitesine yönlendirin.

  • Anne baba olarak kendinize iyi bakın.

DEHB tedavi edilmezse nelerle karşılaşılabilir?

DEHB’de %80 civarında ergenlikte %60 dolaylarında erişkinlikte devam eder. Ayrıca DEHB olan çocuğun dikkati ya da hiperaktivitesi aniden düzelmez. Dikkat eksikliği ya da hiperaktivite belli ölçülerde azalıp hastalık tanısı almayacak duruma gelir. DEHB olan ve tedavi edilmeyen çocukların en fazla % 10-20’lik bir bölümü erişkinlik dönemine DEHB’den çok önemli bir zarar görmeden geçebiliyorlar.

Karşılaşılabilecek sorunlar:

  • Özgüvende azalma.

  • Kendi kapasitesinin altında başarı gösterme.

  • Psikiyatrik bozuklukların eklenmesi.

  • İlişkilerde sorun (arkadaş, aile, eş).

  • Kaza-yaralanma.

  • Sigara–alkol-uyuşturucu kullanımı.

  • Yasal problemler.

  • Yaşam süresinin kısalması !

DEHB insan ömrünü nasıl kısaltır?

DEHB olan çocuklar normal akranlarına oranla daha fazla intihar eğilimi, kaza geçirme, trafik kazası yapma, suç işleme, hapse düşme, sigara-alkol ve madde kullanma riski taşıdıklarından ortalama ömürlerinin kısa olduğu belirlenmiştir. Erken yaşta ölüm sıklığının DEHB olan bireylerde normallerden 2 kat fazla olduğu ve ortalama yaşam süresinin normallerden 8 yıl kadar kısa olduğu tahmin edilmektedir. Kanada’da uzun yıllardır sürmekte olan bir çalışmada DEHB olan çocukların erişkin yaşama gelene kadar normallerden çok daha yüksek oranda intihar girişiminde bulundukları ve %5’lik bir kısmının intihar ederek öldüğü belirlenmiştir.

İlaç tedavisinin yararları ve yan etkileri nelerdir ?

DEHB’nin tedavisinde ilaç kullanımı DEHB’yi ortadan kaldırmaz, belirtileri ortadan kaldırabilir. DEHB’nin de ortadan kalkması için ek tedavi yaklaşımları ve olabildiğince uzun süreli ilaç tedavileri gerekli olmaktadır. Metilfenidat kullanımı ile ilk saatlerde, ilk günlerde etkinlik ortaya çıkabilir. Ancak, etkili ve sürdürülebilir bir değişim olması için tedavinin en az 1 yıl sürdürülmesi önerilir. En fazla kullanılan ilaçlar Metilfenidat (Ritalin, Concerta, Medikinet) ve Atomoxetindir (Strattera). Bunların dışında depresyon, hipertansiyon ve diğer bazı psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar da Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun tedavisinde kullanılmaktadır. Bu ilaçlar arasında İmipramin (Tofranil), Fluoxetine (Prozac), Klonidin (Katapres), ve Risperidone (Risperdal) gibi ilaçlar sayılabilir.

Metilfenidat.

Temel etkileri: Metilfenidat beyinde dopamin ve noradrenalin işlevlerini düzenler. Etki mekanizması bu moleküller aracılığıyladır. Dikkat süresini ve konsantrasyonu artırır. Ritalin yaklaşık 4 saat, Concerta yaklaşık olarak 12 saat etki eder. Aşırı hareketliliği azaltır. Dürtüselliği azaltır. DEHB olan çocukların %70–85’inde etkilidir. DEHB’de birinci tercih kabul edilir. Çok sayıda çalışmada, uzun dönem metilfenidat kullanımının beyin gelişimini olumlu yönde etkilediği, özellikle beyinci vermis bölgesinde gelişime, sinir hücrelerinin işlevini artıran kılıfla kaplanma (myelinizasyon) sürecinde hızlanma sağladığı gösterilmiştir.

Yan etkileri: En sık görülebilen yan etkiler arasında baş ağrısı, sindirim sistemi yan etkileri (karın ağrısı, bulantı, kusma, iştahsızlık), uykusuzluk, durgunluk ya da sinirlilik, tikler, ilacın etkisinin geçtiği saatlerde DEHB belirtilerinin normalde olduğundan daha fazla olması (rebound) sayılabilir. Bu yan etkilerin ilacı kesmeyi gerektirecek şiddette olma olasılığı yaklaşık %5’tir. Bilinen, tespit edilmiş kalıcı ve/veya uzun dönem yan etkisi ve bağımlılık gösterilmemiştir.

Ritalin(kısa etkili Metilfenidat) ilk olarak 1937 yılında aşırı hareketli çocukların tedavisinde kullanılmıştır. 1950 ve 1960'lı yıllardan sonra Ritalin kullanımı yaygınlaşmaya başlanmıştır. Özellikle 1980'li yıllardan sonra Ritalin çok yaygın olarak araştırılan ve kullanılan bir ilaç haline gelmiştir.Ritalin(10 mg tablet) kişiden kişiye farklılıklar görülebilmesine karşın, genellikle ağızdan alındıktan yaklaşık yarım saat sonra etkisini göstermeye başlar. Bir veya iki saat içerisinde Ritalin'in etkisi en üst düzeye ulaşır; üç veya beş saat içerisinde etkisi kaybolmaya başlar. İlaç alındıktan sekiz-onbeş saat sonra ise ilaç vücuttan atılır. Yani Ritalin kullanımı sonucu istenmeyen bir yan etki meydana gelirse ilaç vücuttan çok hızlı atıldığı için bir sonraki ilaç dozu alınmayarak bu yan etkiden korunulmuş olur.

Concerta (kontrollü salınımlı Metilfenidat) uzun etkilidir, bu nedenle günde bir kez alınır. 18 mg, 27 mg, 36 mg ve 54 mg tabletlik formları bulunur.

Medikinet (kısa etkili Metilfenidat) 5 mg, 10 mg, 20 mg tablet ve MedikinetRetard (uzun etkili Metilfenidat) 5 mg, 10 mg, 20 mg, 30 mg, 40 mg kapsül formları mevcuttur.

Bu ilaçlara 'uyarıcı ilaçlar grubu' denmesinin nedeni

Beynin davranışların kontrolünden ve dikkatin sürdürülmesinden sorumlu bölümünün çalışmasını veya uyarılabilirliğini arttırmasıdır. İlaçların bu etkiyi, DEHB oluşumunda çok önemli bir yeri olduğu bilinen beynin ön (frontal) bölgesinde bazı biyokimyasal maddelerin (özellikle dopamin ve noradrenalin) miktarını arttırarak meydana getirdikleri düşünülmektedir.

Kırmızı reçeteyle satılmasının sebebi

Stimülanların kötüye kullanımı daha çok uykusuz kalabilmek, kilo vermek ve performansını olağan düzeyin üzerine çıkarma amaçlı olmaktadır. Stimülanlar beyinde dopamini artırırlar fakat tedavi edici dozlarda genellikle öforik (aşırı neşeli) ruh hali ortaya çıkmaz. Uygun doz ve tedavi amaçlı kullanımda bağımlılık riski yoktur.

Bugüne kadar yapılmış ileri araştırma tekniklerinin kullanıldığı bilimsel araştırma sonuçları incelendiğinde stimülanların DEHB olan çocuk, ergen ve erişkinlerin tedavisinde etkili (%70-80 başarı oranı) ve güvenilir bir ilaç olduğu görülmektedir.

Stimülanlar büyümeyi etkiler mi?

Dopamini artırarak veya kıkırdak büyümesini yavaşlatarak boy uzamasını etkilediği tartışılmaktadır. Yapılan araştırmalarda bu etkinin çok düşük düzeyde olduğu erişkinlikteki nihai boy uzunluğunu etkilemediği bulunmuştur. Yine de kullanım sırasında büyüme gelişme takibi yapılarak problem saptandığında; ilaç dozu ayarlamak veya farklı bir ilaç tercih etmek gibi çözümler uygulanmalıdır.

Metilfenidattedavisine başlamadan önce yapılması gereken incelemeler var mıdır ?

Metilfenidattedavisine başlamadan önce hangi incelemeler yapılacağına bireysel bağlamda karar verilir ve her psikiyatri kliniğinin bu konuda farklı bir yaklaşımı olabilir. Bu konuda karar verilirken Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuğun eşlik eden psikiyatrik veya tıbbi hastalıklarının bulunup bulunmaması da önemli rol oynar. Amerikan Psikiyatri Birliği, ek bir psikiyatrik veya tıbbi hastalığı olmayanlarda Metilfenidat tedavisine başlanmadan önce şu incelemelerin yapılmasını uygun görmektedir:

  • Çocuk doktoru tarafından son bir yıl içerisinde yapılmış olan bir muayene. Bu incelemenin yapılmasının amacı çocuğun veya gencin bir fiziksel hastalığı varsa bunun çocuk hekimi tarafından belirlenmesidir.

  • Tansiyon ölçümü ve nabız sayısı. Çok sık karşılaşılmamakla birlikte Metilfenidat bazen tansiyonu ve kalp atış hızını arttırıcı etki yapabilir. Bu nedenle tedaviye başlamadan önce ve tedaviye başladıktan sonra belli aralıklarla tansiyon ve nabız ölçümlerinin yapılması yararlıdır.

  • Boy ve kilo ölçümü. Tedaviye başlamadan önce ve tedaviye başlandıktan sonra düzenli aralıklarla boy ve kilo ölçümlerinin yapılması çocuğun büyümesinin yolunda gidip gitmediğinin belirlenmesi bakımından yararlıdır. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalarda Metilfenidat kullanımı sonucu kilo alma ve boy uzamasında uzun dönemde bir sorun meydana gelmediği gösterilmiştir. Bununla birlikte DEHB olan çocukların boy ve kilo artışlarının düzenli olarak izlenmesi yararlı bir yoldur.

İlaç Tatili Nedir ?

Metilfenidat kullanan bazı çocuklarda (sadece dikkat sorunları olan çocuklar)haftasonları veya yaz tatillerinde ilaç verilmeyebilir. Bu uygulamaya 'ilaç tatili' denir. Geçmiş yıllarda çok yaygın olarak kullanılan bu yöntem günümüzde daha sınırlı bir yere sahiptir. Ancak dikkatin sadece ders sırasında değil günün her anında önemli bir fonksiyon olduğu (örneğin dikkatsizlik nedeni ile sık sık kazalar yaşanması, sakarlık vb nedeni ile çevreden tepki alınması çocuğu rahatsız etmektedir.), öğrenmenin ders sırasındaki kadar olmasa da hayat boyu devam ettiği göz önüne alındığında ilaca devam edilmesi önerilebilir.Aşırı hareketlilik ve davranış sorunları sadece okul yaşantısını değil, aile ve arkadaş ilişkilerini bozabilecek düzeyde belirgin olan çocuklarda ilaç tatilleri önerilmemektedir.

Strattera(Atomoxetin)

Uyarıcı ilaçların (stimülanların) DEHB tedavisinde oldukça etkili oldukları gösterilmiş olmalarına rağmen, DEHB olan çocukların yaklaşık %20-30 kadarı ya stimülan tedavisine yanıt vermemekte veya yan etkileri ya da yan etki görülme olasılığı (ör, tikleri olan, duygudurum sorunları olan çocuk ve ergenler) nedeniyle ilacı kullanamamaktadır. Atomoksetinin klinik etkinliği çok sayıda çalışmada gösterilmiştir. Günümüzde atomoksetinDEHB’li çocuk ve erişkinlerde hem ilk hem de ikinci tercih ilaç olarak kullanılmaktadır.

Temel etkileri

Sinir hücreleri arasında iletim sağlayan moleküllerden biri olan noradrenalinin hücre içine geri alımını engelleyerek, ortamda noradrenalinkonsantrasyonunu arttırır. Ayrıca noradrenalindopamin reseptörleri (özellikle D4) üzerine de etkili olduğu düşünüldüğünde, atomoksetinin etkilerinde dopamin de rol alır. Bu şekilde özellikle dikkati odaklamada, seçici dikkatte olumlu etkiler ortaya çıkarır. Bu etki 24 saat boyunca devam eder. DEHB belirtilerinde anlamlı düzeyde azalma görülmesi bazen çok hızlı olabilse de, genellikle 4-8 hafta beklemek gerekli olabilir.

Yan etkileri

En sık görülen yan etkiler arasında iştah azalması (%30-40), uyku hali (%25-30) ya da uykusuzluk (%5-10) sayılabilir. Yan etkiler genellikle tedavinin ilk haftalarında ortaya çıkar ve zamanla azalır. İlk haftalarda huzursuzluk, kaygı artışı, gerginlik hissi, kabızlık, baş ağrısı, mide şikayetleri, bulantı, ağız kuruluğu, idrar yaparken tam boşalmama hissi gibi yan etkiler de görülebilir.

 

Okul Başarısı ilaçla değişir mi?

Herkesin bildiği gibi, hiçbir ilaç zeka artışına yol açmaz. Ancak ilaçlar çocuğunuzun daha etkili ve planlı bir biçimde öğrenebilmesini ve öğrendiklerini daha iyi ifade edebilmesini sağlayabilir. Bilimsel araştırmalarda Metilfenidatındikkat, dürtü kontrolü, ince el becerileri, tepki verebilme zamanı ve kısa süreli hafıza gibi okul başarısıyla ilişkili pek çok konu üzerinde olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir. İlacın en etkili olduğu durum, ders dinleme gibi çocuğun kendisini bir konu üzerine odaklayıp, başka bir şeyle uğraşmaması gereken zamanlardır. İlaç kullanmakla çocuğunuzun notları aniden yükselmez; ancak daha uzun süre ve daha verimli çalışması sonucu uzun vadede okul başarısında bir yükselme beklenebilir. Çalışma süresi ve verimliliğinde artış, derse ilgi ve ders dinlerken dikkati daha iyi toplama gibi olumlu gelişmelere rağmen çocuğunuzun okul başarısında yükselme görülmezse, öğrenme bozukluklarının araştırılması gerekir. Çünkü Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile öğrenme bozuklukları sık olarak birlikte görülebilmekte ve ilaçların öğrenme bozukluklarını düzeltmediği bilinmektedir.

Uyum ve Sosyal İlişkiler

Metilfenidat ve atomoxetininaşırı hareketlilik ve dürtüsellik üzerine etkili olduğu pek çok bilimsel araştırmada gösterilmiştir. Diğer yandan isteklerini ertelemeyi, karşısındakileri dinlemeyi ve sırasını beklemeyi öğrenen çocuklar anne-babalarıyla, öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla daha iyi ilişkiler içine girebilmektedirler. Eskiden devamlı eleştirilen veya azarlanan, olumsuz davrandıkları dönemlerde arkadaşları tarafından dışlanmış olan DEHB olan çocuklar öfkelenip daha yıkıcı davranırken, ilaç kullandıktan sonra öfke kontrolünün gelişmesi ile birlikte çevreden olumlu tepkiler almaya,arkadaşlarıyla iyi geçinmeye başlarlar ve giderek daha fazla olumlu davranma konusunda gayret gösterirler. Bütün bu iyi gelişmelerin en önemli sonuçlarından birisi de aile içi huzurun artmasıdır.

Duygusal Durum

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar daha önce de sıkça söz edildiği gibi depresyon ve kaygı (anksiyete) bozukluklarına yatkınlık taşırlar. Büyükler tarafından sık sık eleştirilmek, azarlanmak hatta dövülmek, arkadaş gruplarına alınmamak ve çoğunlukla derslerde başarısız olmak çocuğun huzursuz olmasına veya benlik saygısının düşmesine yol açabilir. Tedavi sonrasında kendisini daha kolay kontrol etmeyi başaran çocuk çevreden gelen tepkilerin düzelmesiyle bu zedelenmeleri giderebilir.

DEHB Çocuğu Olan Anne Babalar Ne Yapmalılar?

DEHB ile daha iyi baş etmek için moralinizi yüksek tutun, kendinize zaman ayırın. Bu daha sabırlı olmanızı ve DEHB ile çok daha iyi baş etmenizi sağlayacaktır.Sabırlı, bilinçli, kapsayıcı, iyimser bir tutum ev ortamındaki sorunların en aza inmesinde etkin olabilir.

Öncelikle çocuğunuzu ve kendinizi iyi tanımaya çalışın.

Çocuğunuzla ilgili olarak (kendiniz için de) şu soruların yanıtlarını verebiliyor olmalısınız:   Becerikli olduğu yönleri neler?; Zorlandığı yönler neler?; Kendisinde en çok sevdiği ve sevmediği taraflar neler?; Nasıl biri olmayı hedefliyor?; Zekâ ve öğrenme düzeyi nedir?; En iyi arkadaşları kimler?; Arkadaşları arasında yeri ne? Popüler mi? Dışlanan biri mi?; En çok nelerden endişe eder?; Resim, müzik ve sporda ne kadar yetenekli?; Ona destek olan insanlar kimler? Psikiyatrik bir tanısı var mı?

Çocuğunuzun olumlu, beğenilen, istenen yönlerini keşfedin.

Bu olumlu yönler az sayıda ve size ya da başkasına göre değersiz bile olsa, bu tür yönlerinin olduğunu bilmesi olumlu davranışlara giden adımlardan belki de ilkidir.

Çocuğunuzun olumsuz davranışlarını bilerek ve isteyerek yapmadığını bilin.

Sizi çoğunlukla dikkate almayan, sizi zaman zaman çileden çıkaran davranışlarının çoğunu düşünmeden gerçekleştiriyor ve belki de çoğunda sonradan pişman oluyor. Bazen duygularını ve düşüncelerini ifade ederken doğru sözleri ve işe yarayan davranışları kullanmayı bilmiyor. Aslında kastetmediği şeyleri söyleyebiliyor.

Bazen sizi test etmesinin doğal olduğunu unutmayın.

Çoğu ortamda ve çoğu zaman olumsuz sözler duymaya alıştığından, bazı olumsuz davranışlarında –bilinçli olmaksızın- sizin sevginizi ve güveninizi test ediyor. Diğer bir deyişle, size bir mesaj veriyor ve anlaşılmayı umuyor.

Değişime inanın.

İnsanların değişmez olduğu düşüncesi erişkinler için bile doğru değilken, çocuğunuzun kısa zaman içinde ne kadar çok değiştiğini görmek sizi şaşırtabilir.

Uyarı sayısını azaltın.

DEHB olan çocuklar normal çocuklara oranla çok daha fazla eleştirilirler ve uyarılırlar. Elinde olmayan bir bozukluk nedeniyle bazı olumsuz davranışlar gösteren ve bu davranışları bilerek yaptığı düşünülerek sürekli uyarı alan çocuklar iki yönlü bir baskının altında kalırlar.

Nasihat etmeyi bırakın.

Gözleri bozuk olan birisine göz bozukluğunun zararını anlatmanın faydası olmayacağı gibi BİYOLOJİK BİR HASTALIK olan DEHB’li çocuklar için de dikkatlerini faydalı şeylere vermelerini istemenin ya da hareketliliklerini azaltmalarını söylemenin hiçbir yararı yoktur. Nasihatla tedavi olmadığı gibi zaten sabrı az aolan çocuk gerekli olan açıklamalarda da bizi dinlemeyebilir. Ayrıca çocuğumuza elinde olmadan yaptığı şeyleri için sürekli nasihatte bulunmak onu anlamadığımız düşüncesi oluşturarak bizden iyice uzaklaşmasına neden olabilir.

Siz önce kendi üzerinize düşeni yapın.

Onunla aranızdaki ilişkinin sadece onun kontrolünde olmadığını, sizin de bir taraf olarak bu ilişkiyi yönlendirebileceğinizi unutmayın. Her ilişkinin iki tarafı vardır ve bir taraf uygun şekilde o ilişkiye yön verdikçe, diğer taraf istese de istemese de ilişki olumsuz yönlerden etkilenmeyebilir. Diğer bir deyişle, önce siz başlayın. Örnek olmaya çalışın ve bekleyin.

Mükemmeliyetçi olmayın.

Herşeyin tam olması, eksiksiz olması gerekmiyor. Biraz çaba gösterince, çabasını destekleyin. Detaylarla uğraşmayın. Ona iyi şeyler söylemek onu rehavete sürüklemez, aksine motive eder.

Bazı şeyleri de yaşayarak öğrenmesi için fırsatlar yaratın.

Bazı bireyler başkalarının öğrendiklerinden ve geçmişteki deneyimlerinden daha kolay ders çıkarırken, bazıları ancak yaşayarak öğrenir. Bu nedenle çok riskli olmadıkça, yaşayarak öğrenmesi için fırsatlar yaratın.

Özgüvenini destekleyin.

DEHB ile mücadelede, hele de ergenlik döneminde, anahtar kelimenin özgüven, diğer bir deyişle kendilik değeri olduğunu unutmayın. Gerçek kendilik değerinin göstergesi alıngan olmamak ve görevlere başlamak ve sürdürmekte tereddüt yaşamamaktır. Kendine güvenin göstergesi sözlerle değil, yapılanlarla ortaya çıkar.

Mizah iyi bir başa çıkma yöntemi olabilir.

DEHB’si olan çocuklar ve özellikle de ergenler bir davranış yöntemi ve psikolojik savunma düzeneği olarak mizahı çok sık kullanırlar. Onunla iletişim kurarken siz de mizahi bir yaklaşım kullanabilirsiniz.

Detaylara takılmayın.

Bazen ebeveynler, “terlik giymiyor”, “yüzünü yıkamıyor”, “ders sonrası test çözmüyor” gibi görece daha az önemli konularda çok daha fazla kafa yorabiliyorlar. Bu detaylarla uğraşmak daha öncelikli konularda ebeveynin otoritesini sarsabiliyor, sözünün dinlenmesini engelliyor. Bu detaylarda gösterdiğiniz hoşgörü ve anlayış onunla ilişkinizi de olumlu yönde etkileyecektir.

Birlikte olmaktan keyif alın.

Sorumluluk, ödev gibi ilişkinizi zorlayacak alanlar dışında da birlikte keyifli zaman geçirmeye özen gösterin. Eğer bu sorumluluk konularında artık iletişim kuramaz hâle geldiğinizi düşünüyorsanız, bu alanları daha teknik deneyimi olan (ör: öğretmen) bir başkasına bırakın. Hiç değilse siz bir süre ebeveyn-çocuk etkileşiminin keyfini çıkarmaya odaklanın.

Diğer çocuklarınızı ihmal etmeyin.

Bazen daha fazla ilgi ve zaman ayrılmasına ihtiyaç gösteren çocuklar ebeveynlerin diğer çocuklarını ihmal etmesine neden olabiliyor. Zaman içinde de diğer çocuklarda önemli psikososyal sorunlar ortaya çıkabiliyor.

Ailenin günlük rutinleri olması çoğu zaman koruyucu olur.

Örneğin, hemen her gün aynı saatlerde yemek yemek, aynı saatlerde yatağa gitmek sirkadyen ritmi de olumlu etkilediğinden dikkat sorunları için olumlu etkiler yaratabilir. Öte yandan, aynılık ve aile birlikteliği çocukta güvenlik duygusunu pekiştirir. Onun duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını görmeniz için fırsat yaratır.

Kural koyma becerilerinizi geliştirin.

Size düşen belki de en öncelikli ödev doğru şekilde disiplin yöntemleri uygulamayı öğrenmektir.

Başarısını değil, çabasını ödüllendirin.

Akademik başarı, fiziksel beceriler gibi çok fazla etkene bağlı olan ve onun elinde olmayan hedeflere odaklanmayın. Onun yerine gerçekçi ve sürece odaklanan ve emeği ödüllendiren bir yaklaşım edinin.

Kendinizi de asla ihmal etmeyin.

Kendi sıkıntılarınız tahammül gücünüzü azalttığından hem çocuğunuzdaki olumlu yanları görmenizi engeller, hem de verdiğiniz yersiz ya da yıkıcı tepkiler sorunların daha da derinleşmesine neden olabilir. Psikiyatrik, psikolojik sorunlar açısından da bir değerlendirme ve gerekirse destek almayı ihmal etmeyin.

Yakınlarınızdan destek alın.

Eşinizin, arkadaşlarınızın, komşularınızın, akrabalarınızın, sosyal çevreniin desteğini alın. Örneğin, çocuğunuzun sorumluluğunu eşinizle paylaşın.

Çözüm için uygun zamanı bekleyin.

Konuşmak ve sorun çözmek için çatışma zamanını değil, sakin ve dinlenmiş olduğunuz zamanları seçin. Konuya yaklaşırken öncelikli olarak olumlu yönlerden giriş yapın, daha sonra olumsuz yönlere geçin.

İletişim becerilerinizi geliştirin.

İletişim pek çok konuda olduğu gibi, DEHB’si olan çocukla yaşayan sorunları gidermede de ebeveyn için anahtardır. İletişim sürecinde sizin sözlerinizi anladığından emin olmaya çalıştığınız gibi, sizin de onu yeterince doğru anlayıp anlamadığızdan emin olmaya çalışın. Gerekirse bunu açık ve samimi bir dille sorun.

Tutarlı olun.

Diğer bir deyişle, sözlerinizle yaptıklarınız çelişmesin. Ayrıca, zaman içinde de tutarsız beklentilere girmeyin. Tutarsızlık güveni ve iletişimi bitirir.

Öncelikle siz örnek olun.

Yaparak, uygulayarak öğretin. Kuru sözlerle değil, beden dilinizle de, ses tonunuzla da, kullandığınız araç gereçlerle de ne istediğinizi gösterin ve mümkünse önce siz uygulayın.

Öngörülü olun.

Olası çatışma konularını öngörerek, çatışma yaşamadan çözüm üretmenin yollarını arayın. Çatışma sırasında yaşanan duygular (öfke, üzüntü, vb.) gerçekleri doğru değerlendirmeyi engeller ve çözüm üretmek zorlaşır.

Kimliğine, özerkliğine saygı gösterin.

Onu da ilgilendiren kararla alırken, onun da fikrini alın. Ancak sizinle taban tabana zıt olduğu ve sizin değiştiremeyeceğiniz tutumlarda sizin sözünüzün geçerli olacağını da önceden söyleyin.

Samimi ve yakın bir ilişki içinde olun.

Onunla iletişim kurarken göz teması kadar fiziksel temas (ör., omzuna dokunma, sarılma, vb.) da düşüncelerinizin doğru aktarılması için yararlı olabilir. Güven ve sevgi duygusunu da pekiştirir.

Uygun ev ortamı sağlayın.

Ev ortamının dikkat dağıtıcı unsurlardan mümkün olduğunca arınmasını sağlayın. Örneğin, ödev yapacağı yerde ışık ve ses düzeni uygun olmalı, sandalyesi ergonomik (bedenine uygun, işlevsel) olmalı. Evin eşya düzeni de sık sık değiştirilmemeli, kolay dağılmasına olanak vermeyecek şekilde pratik unsurlar içermelidir. Bu şekilde odası kolaylıkla dağılmaz, hem de dağınıklık hali dikkatini dağıtmaz.

Tedavi sürecinde anlatılanları iyice öğrenin.

Tedavi sürecinde önerilen uygulamaların, ilaç tedavilerinin ve psikoterapilerin içeriğini, önerilme nedenini, etki mekanizmasını ve benzeri unsurlarını öğrenmeye çalışın ve özellikle çocuk psikiyatrisi uzmanına sorularını sormaktan çekinmeyin.

Tedavi sürecini iyi kaydedin.

Yapılan tetkikleri, kullanılan ilaçları, gidilen doktorları, tarihleri ve detayları ile kaydedin. Evde tetkikleri ve tüm uygulamaları içeren ayrı bir dosya tutun.

Kendinizde de dikkat sorunları ve DEHB olup olmadığını araştırın.

Bu konuda DEHB ile özel olarak ilgilenen bir psikiyatri uzmanı ile görüşebilirsiniz.

Çocuğunuzun okulda ve eğitim sistemindeki haklarını öğrenin.

Eğitim ortamında yapılması gerekenleri, çocuğunuzun haklarını öğrenin. Gelişmiş ülkelerde özel eğitime gereksinimi olan öğrencilere çok çeşitli, destekleyici akademik hizmet verilmektedir. Bunlara örnek verilecek olarak, “not tutmaya yardım”, “okumaya yardım”, sınavlarda “uygun ortam, koşullar”, “ek süre”, “bireysel sınav” hakları sayılabilir.

Aile eğitim gruplarına katılabilirsiniz.

Bu eğitimler başa çıkma yolları geliştirmenizde yardımcı olur. Çocuğunuzun tedavisini destekler.

Hedefleri kısa, orta ve uzun vadeli olarak gruplara ayırın.

Bazı şeylerin değişimi zaman alacaktır ama bazı şeyler acildir. Her bireyin sosyal, duygusal, tıbbi, eğitsel pek çok ihtiyacı vardır ve öncelikle ihtiyaçlar karşılanabilir. Tıbbi ihtiyaçlar (ör, kansızlığın giderilmesi, tiroid hormonlarının normal kan düzeyine getirilmesi) daha acil olabilir. Özgüven gelişimi ise zaman alacaktır.

Hedefler konusunda esnek olun.

Alternatifleriniz olsun. B planlarınız olsun. Bazen işler beklediğiniz gibi itmeyebilir. O zaman alternatif hedefler olmazsa çok ciddi moral ve motivasyon sorunları yaşanabilir. Öte yandan, bazen işler umduğunuzdan da iyi gidebilir. O zaman da daha da iyi noktaları hedeflemek sizin de hakkınız olur.

Belki de en önemlisi bu rahatsızlığın uygun tedavi uygulandığında, sizin ve çocuğunuzun başetme becerileri geliştiğinde düzelebilir bir sorun olduğunu aklınızdan çıkarmayın.